Söke’den Milas’a giderken Milas’a 12 km kala Kızılbayır tepesi eteklerinde Euromos antik kentini görebilirsiniz. Euromos antik kentler içinde en zahmetsiz ulaşılan antik kentlerin başında geliyor.İzmir-Milas güzergâhı üzerinde olan antik kentin karayolu, adeta içinden geçiyor, görkemli tapınak için en fazla ana yoldan sadece 200 metre içeri giriliyor. Merdivenlerle çıkılan tapınak kaidesi üzerinde günümüze yıkılmadan gelebilmiş birkaç sütun bile zamanında tapınağın konumu ve büyüklüğü hakkında fikir sahibi olmanızı sağlıyor. Devrilmiş sütun başları ile tapınağın tamamı gün batımında fotoğraf severler için ilginç bir siluet oluyor. M.S. 2.yy da Korint düzeninde ön ve arkasında 6, yanlarda 11 sütunlu olarak, 14.40×26.80 m. ölçülerinde inşa edilen Zeus Euromos Tapınağından başka büyük bölümünü otların çevrelediği tiyatro kalıntıları, kent agorası, surlar, mezarlar ve bazı lahitler görülebiliyor.
Euromosdan Plinius “Eurorome” diye bahseder. M.Ö.VIII.yy.dan beri yerleşimi olan kent, denizden oldukça uzak olmasına rağmen Atina’nın önderliğindeki Attika-Delos deniz birliğine “Hyromos” ve “Kyromos” adıyla kayıtlıydı. Antik dil bilimcileri bu Kyromos adına bir anlam verememişlerdir. Bilge Umar bu ismin “Yüce Ana” veya “Yüce Tanrıça’nın halkı “ anlamına gelen “Karama” sözcüğünden türetildiğini ileri sürmektedir.
Euromos’da yapılan kazı ve araştırmalarda bulunan mimari parçalar,keramikler antik yerleşimin VI.yy.da var olduğunu göstermiştir. Bu arada Tribut listelerinde ismi geçen “Hyromos” unda Euromos olduğu sanılmaktadır. Helenistik çağ öncesi kentin tarihi ile ilgili bilgiler çok yetersizdir. Kent M.Ö.201-196 yıllarında Makedonya Kralı Büyük İskender’in işgaline uğramıştır. Ancak Apameia Barışı (M.Ö.188) ile Rodos’dan Karia’ya gelen kuvvetlerin sayesinde özgürlüğüne kavuşmuşsa da Mylasa ile ittifak yapmak zorunda kalmıştır. Bu anlaşmadan rahatsızlık duyan komşusu Herakleia’nın saldırısına uğramış ve bütün mallarına el konulmuştur. Bu yüzyıla tarihlenen iki emirnamede Euromos’un Mylasa ile birleştirildiği yazılıdır. Kent Roma İmparatorluğu döneminde eski önemini kazanmış ve günümüze ulaşan yapılarla bezenmiştir. Bu arada bastırdığı ve üzerinde Zeus’un resmi olan sikkelerle kent ismini yaygın biçimde duyurmuştur.
Euromos’un günümüze ulaşan en ünlü yapısı Tanrı Zeus’a adanmış, Zeus Lersyonos mabedidir. Roma İmparatoru Hadrianus zamanında (M.S.117-138) antik kentin dışında, Kızılbayır denen tepenin eteğinde yapılan mabedin mimari yönden pek çok özellikleri vardır. Sütunlarının büyük bir kısmının sağlam olarak günümüze gelmesinden dolayı halk buraya “Ayaklı” adını vermiştir. Anadolu’nun en iyi korunmuş tapınaklarından olan Korent nizamındaki bu yapı kısa kenarında 6 ,uzun kenarında 11 ince ve narin sütunu olup, 14.40 x 26.80 m. ölçüsünde peripteros plânlıdır. Sütun gövdeleri kaideleriyle birlikte kare plânlı plinthosların üzerine oturur. Her sütunun ayrı bir kişi tarafından yaptırılıp dikilmiş olduğunu, sütunların üzerindeki kare çerçeveler içindeki yaptıranların isimlerini yazan yazıtlardan öğrenmekteyiz. Örneğin o çağın ünlü hekimlerinden Menekrates’in kızı Tryhaina birlikte buraya beş sütun bağışlamıştır. Bunun yanı sıra Leo Quints isimli bir devlet adamı da yedi sütun yaptırmıştır. Son derece itinalı bir taş işçiliği olan yapıda blok taşlar harçsız olarak üst üste kendi ağırlıklarıyla oturtulmuştur. Cella’nın arkası kapalı olup, önünde çok fazla derinliği olmayan bir Pronaos’u vardır.Üç kademeli ve silmeli arşitrav ,kuzey ve batıdaki sütunların üzerinde boydan boya uzanmaktadır.
Tapınak Zeus Labrayndios’a atanmıştır, diğer bir deyimle “Baltalı Zeus”. Simge olarak kullanılan çift ağızlı balta kabartmaları bu bölgede sıkça karşımıza çıkmaktadır. Tapınağın güney tarafındaki dış yüzünde de çifte ağızlı balta kabartması vardır. Euromos’un bastırdığı sikkelerde Tapınaktaki Zeus heykelini gösteren kabartmalar vardır. Burada Zeus’un gögsünde tıpkı Selçuk Müzesi’ndeki Artemis heykeline benzeyen, bereket sembolü olan memeler bulunmaktadır . Bu görünümü simgeliyen bir başka parça da Yunanistanda bulunan bir adak stelidir. Şimdi British Museum’da bulunan bu stelde de Zeus’un göğsünde memeler bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu ve Prof. Dr.Mükerrem Anabolu burada araştırmalar yaparak anıtın bugünkü restorasyonunu sağlamışlardır.
Tapınağın arkasındaki tepede Euromos’u kuşatan ,Helenistik ve Roma dönemine ait epeyce büyük bir sahayı kaplayan surlar bulunmaktadır. Bu sur aşağı yukarı tapınaktan 100 yarda ötede hafif bir yükseltinin üzerinde özenle yapılmış şehir suruna bağlanan yuvarlak bir burç vardır. Kentin suru yamacın üzerinden kuzeye doğru ilerler,aralarda aralıklı olarak burç harabeleri vardır. Duvar kuzeyde bir düzlüğe doğru iner,bir sırtı geçer ve yola doğru devam eder. Güney yönüne geldiğinde yola paralel olarak devam ettikten sonra başlangıçtaki yuvarlak kule ile bağlanır. Sur duvarlarının içi moloz taşla doldurulmuş olup üzerleri kesme taş kaplamalıdır. Bu tür duvarlar M.Ö.III yy.a tarihlenir.Kuzey-doğuda halkın Çevrek diye isimlendirdiği zeytinlikte,biraz yukarıda yamaçtaki bir girintide yer alan Euromos tiyatrosu bulunmaktadır. Bugün oldukça tahrip görmüş olan bu tiyatronun oturma kademelerinden sadece beş sıra kalmıştır. Sahne binasının alt yapısından da bir köşe mevcuttur.
Tiyatro ile bugünkü karayolu arasında Stoa ve onun çevrelediği Agora ‘dan parçalar vardır. Agora kareye yakın bir plân düzeninde olup birbirine bitişik dükkanların önünde,bazıları duran dor nizamında sütun dizisi bulunmaktadır. Stoa daki sütunlardan birinin üzerinde,okunması güç,oldukça uzun bir kitabe vardır. Burada, Kallisthenos isimli bir kişinin şehire yaptığı mali yardımlar ve İasos kentiyle yapılan dostluk anlaşması yazılıdır.
Batıya doğru ikinci bir Stoa’nın varlığını da yerde gelişi güzel duran sütun parçalarından anlamaktayız. Karayoluna yakın,geniş şekilsiz bir harabe de muhtemelen Hamam olmalıdır.
Kentin nekropolü yoldan tapınağa giden patikanın kenarında surların dışında kalan alana yayılmıştır. Burada Karia tipi mezarlar ve gömü çukurları bulunmaktadır.Önceleri Kyromus veya Hyromus olarak anılan şehrin Euromos olarak anılması M.Ö.4.yüzyılda yani Karya bölgesinin Grek tesirinde kalması ile başlıyor. Önem bakımından Milas’ı takip eden Euromos, özellikle Helenistik ve Roma çağlarında önem kazandı.
1969 yılında Zeus tapınağında ve çevrede yapılan araştırma ve kazılarda bulunan hayvan, at arabaları, çiçek figürleri ile süslü terra cotta parçalar tapınağın olduğu noktada daha erken bir kutsal alanın varlığını işaret ediyor.
Euromos Zeus Tapınağı, Anadolu’daki en iyi korunmuş Roma tapınaklarından biri olması nedeniyle ziyaret etmeye değer. Korint Sitilinde olan tapınak M.S. 2. yüzyıla tarihlenir. Tapınağın İmparator Hadrianus döneminde inşa edildiği sanılır. Antik çağlarda kısa yüzünde altı, uzun tarafında 11 sütun olan Euromos tapınağının halen 16 sütünü ayakta durur. Bazı sütunlarda yivlerin bitmemiş olması tapınağın tamamlanmadığını gösteriyor.
Tapınağı 1764 yılında ziyaret eden Richard Chandler, Labranda şehrini ve ünlü tapınağınını bulduğunu zannetti. 969 yılında kazılan Euromos’taki bu ünlü tapınak, Prof. Ümit Serdaroglu tarafından restore edilmiştir. Tapınağın batı ve kuzey taraflarındaki sütünların bir çoğunun üzerinde ithaf kitabeleri bulunur. Bunlardan bazılarının ayni kişiler tarafından sunulduğunu kitabelerden anlıyoruz. Genelde magistratlar, doktorlar tarafından sunulan bu sütünlar hala bütün ihtişamı ile ayakta dururlar. Tapınağın girişi çift sıra sütünla çevrili doğu tarafından idi. Basamaklarla girilen tapınağın içinde bir niş içinde kült heykeli yer almakta idi. Tapınağın altarı, kült heykelinin kaidesi iyi korunmuşlardır. Yol üzerinde olan tapınak çok kolay ziyaret edilebilir.
Sitemizden Güncel emlak,arsa,otel, tatilevi ve diğer güncel haberleri size email bültenlerimizle bildirebiliriz.Seçtiğiniz email bültenimize ücretsiz abone olabilirsiniz
Abone Ol